5 Ocak 2014 Pazar

KAHVE MOLASI

KAHVE VE KİTAP

Harika bir pazar gününde dostlar ile beraberken bir el yazması kitap geçiyor elimize.Süleyman el-Cezûlî'nin Delâili Hayrât kitabı.....Kitap el yazması olur da kimler hayran olmaz ki. Musannıf merhumun kıssası ehlince malum...
“Muhammed Cezûlî, birgün bir kuyu başına abdest almak için uğradı. Kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Bir kız, onun bu hâlini yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi: “Sen kimsin ve niye şaşırdın?” Muhammed Cezûlî, onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi. Kız bunun üzerine ona; “İnsanlar seni hayır ve kerâmetle överler. Sen ise kuyudan bir su çıkarmaktan âciz kaldın ve şaşırdın” dedi ve gelip kuyuya seslendi. Allahü teâlânın izni ile su, kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı. Muhammed Cezûlî abdest aldıktan sonra kıza; “Sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nail oldun?” dedi. Kız da şöyle cevap verdi; “Resûl-i ekreme ( aleyhisselâm ) salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devam ederek nail oldum.” 

Muhammed Cezûlî, bu duruma hayret ederek; “Acaba hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devam etsem?” diye düşünmeye başladı. O gece, bu düşünceden dolayı uykusu gelmedi. Bu düşünce içerisinde yatakta yatarken, hanımı yatağından kalktı. En güzel elbisesini giyip, örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı. Bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı çıktı ve gördü ki: Hanımı deniz sahiline ilerliyor. Önünde bir arslan; ardında bir arslan ona bekçilik ediyordu. Merakı daha fazla arttı. Hanımı deniz kıyısına gitti. Denizin ortasında, ıssız ve küçük bir ada vardı. Arslanlar denizin kıyısında yattılar. Hanımı ise su üstünde yürüyerek o adaya gitti. Orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı, ibâdetini tamamladıktan sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. Arslanlar da kalkarak, biri önde, biri arkada yürümeye başladılar. Muhammed Cezûlî daha önce eve gelip, uyuyor göründü. Hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı. “Hanım bunu her gece mi yapıyor?” diye düşünerek, üç gece onu gözetledi. Hanımının her gece böyle yaptığını gördü. Üçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına sordu. Hanımı ona; “Siz, bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun senelerdir ben böyle yapıyorum” dedi. Bunun üzerine Muhammed Cezûlî; “Acaba, bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz?” diye sorunca, hanımı; “Resûl-i ekreme ( aleyhisselâm ) salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. Bu yüzden buna kavuştum” dedi. Muhammed Cezûlî; “Devam ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir?” diye suâl etti. Hanımı cevap vermedi. Israr edince; “Bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm” dedi. Sabahleyin hanımı; “Açıkça söyliyeyim, haber vermeye izin yoktur. Ancak salevât-ı şerîfeleri topla, onların içinde varsa, “Vardır” diye haber veririm” dedi. Bunun üzerine Muhammed Cezûlî, birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı. Hanımına, yazdığı bu kitabı okuduğu zaman, hanımı; “İçinde birkaç yerde vardır” dedikten sonra; “Bu kitabı okumaya devam edenin, Allahü teâlânın rahmetine kavuşacağına şüphe yoktur” dedi. Muhammed Cezûlî bu eserine, “Delâil-ül-hayrât ve şerâvârık-ül-envâr” ismini verdi. Bunun ma’nâsı; hayırlara delîller ve parlayan nûrlar’dır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder